Sözüm ona kızım Erdemir, sana söylüyorum; gelinim OYAK, sen işit…

Her fırsatta kaliteden, iş sağlığı ve güvenliğinden bahseden OYAK, reklam bütçesini oldukça artırmış gibi görünüyor. Sosyal medyada nereye baksak OYAK ve iştiraklerinin reklamlarını görmek mümkün. Peki, bu kadar pembe tablo çizen bu şirkete bağlı iştiraklerde çalışanlar neden sürekli greve gidiyor? Neden işten ayrılıyor ya da çıkartılıyor?

Bir OYAK iştiraki olan Erdemir’de, ağır sanayi koşullarında asgari ücretle, sendikasız ve güvencesiz çalıştırılan müteahhit firma çalışanları neden yaralamalı ve ölümlü iş kazalarıyla baş başa kalıyor? Peki, sonrasında ne oluyor? Bu kazaların ardından gerekli soruşturmalar yapılıyor mu, sorumlular hesap veriyor mu?

Erdemir çalışanlarının yüzü neden gülmüyor? İşsizlikten kıvrandığı söylenen Karadeniz Ereğli’nin köylerinde yaşayan gençler neden burada çalışma fırsatı bulamıyor? Torpilsizlerin önü neden hep kapalı?

Bu soruların yanıtını anlamak için ilçedeki otellere bir bakmak yeterli. Bakanlar, milletvekilleri, bürokratlar ve tanınmış ailelerin yakınları, torpilli kişiler Erdemir’de iş başı yaparken, buralı olan, bu kentin insanı olan gençler neden geri plana atılıyor? Erdemir’in, OYAK tarafından devralınması, “Parayı veren düdüğü çalar” anlamına gelmez! Erdemir bu kentin ve bu kentin insanının malıdır.

Erdemir’in bugün siyasi iktidara yakın OYAK tarafından yönetilmesi, yarın iktidar değiştiğinde tekrar devletleştirilemeyeceği anlamına da gelmez. “Görülen köy kılavuz istemez” derler, gerçekler ortada!

Ayrıca, Erdemir’in yöneticilerine çok da fazla yüklenmek istemiyorum. Sonuçta bilmeyenler olabilir ama hatırlatmakta fayda var: Erdemir’in merkezi artık İstanbul’a taşındı. Kentimizde sadece göstermelik bir idari bölüm kaldı. Genel müdür ve yöneticiler, misafirlerini burada ağırlarken, Karadeniz Ereğli halkının sıkıntılarından bihaber bir şekilde kararlar alıyor.

Bir de lojman meselesi var. Kepez-Ereğli-Zonguldak yolu üzerinde bulunan lojmanları görmek istemeyen bile görür. Camları kırık, metruk, madde bağımlıların yuvası haline gelmiş binalar. Erdemir’in, bu lojmanları eski haline getirecek maddi gücü yok mu? Yoksa buraya yatırım yapmaya gerek mi görmüyorlar? Ama pardon, Erdemir özelleştirilmişti, bunu bir an unutmuşum…

Erdemir yöneticilerine söyleyecek son sözüm: Burası bu halkın, bu kentin geleceğinin teminatıydı. Güzel reklamlarla, parlak sözlerle gerçekleri örtbas edemezsiniz. Halk bu gerçeklerin farkında ve sormaya, sorgulamaya devam edecek!

Son olarak, OYAK’ın diğer bir iştiraki olan OYKA Kâğıt Fabrikası’nda yaşanan grev krizine de bakmak gerekir. Selüloz-İş sendikasına üyeli işçiler, maaş dengesizliğine ve yetersiz zam tekliflerine karşı greve gitme kararı almıştı. İşverenin lokavt kararına rağmen, işçiler haklarından vazgeçmedi.

Bütün bu sorunlar ortadayken, OYAK ve iştiraklerinde çalışanların neden mutsuz olduğu artık daha iyi anlaşılıyor. Erdemir’i yönetenler, yarın siz olur musunuz, olmaz mısınız bilinmez, ama biz hep burada olacağız!

Bir de OYAK ve iştiraklerini yönetenlere bir kıssadan hissem var…

Bir kurumu yönetmek, sadece finansal tabloları okumaktan, stratejik kararlar almaktan ibaret değildir. Asıl başarı, toplumla güçlü bağlar kurabilmek, insanların sesine kulak verebilmek ve şeffaf bir yönetim anlayışıyla hareket edebilmektir.

Sizlere telefon veya e-posta yoluyla ulaşmaya çalışan insanlara mutlaka dönüş yapınız, ulaşılamaz olmayınız. Kurumunuzla ilgili sorusu, talebi veya önerisi olan vatandaşlar, çalışanlar ya da iş ortakları sizi muhatap almak istiyorsa, onları görmezden gelmek yerine dinlemek en doğru yaklaşımdır. Yönetici olmak, sadece karar almak değil, aynı zamanda iletişim kurabilmektir.

Aranıza halkla duvar örmek yerine, misafire kapınızı açınız. Ulaşılmaz olmak, sadece halkla aranızdaki güveni sarsar. Şeffaf ve erişilebilir yöneticiler, her zaman daha güçlü ve saygın bir kurum inşa ederler.

Belki bu yaklaşımı üniversitede bir ders olarak almadınız, ancak unutmayın ki insani değerler sadece akademik eğitimle kazanılmaz. Empati, saygı, anlayış ve iletişim becerileri, en başta ailede öğrenilir. İnsanları dinlemek, onlara değer vermek, büyük bir erdemdir.

Başarılı bir yönetici olmak istiyorsanız, yalnızca rakamları değil, insanları da anlamaya çalışın. Şeffaf olun, ulaşılabilir olun ve halkın güvenini kazanın. Çünkü gerçek liderlik, insanlarla kurulan bağlarla güçlenir.

Önerilen Yazılar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON GİRİLEN İÇERİKLER