Atatürk’ün yeri eşsiz, yanına kimse sığmaz!

Resmî bayramlarımız bu milletin tarihsel hafızasında yalnızca birer tarih değildir. Her biri, bağımsızlık mücadelemizin bir dönüm noktasını temsil eder. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Türk milletinin kendi kaderine el koyduğu, Meclis’in açıldığı gündür.

O gün, milli iradenin devletin temeli haline geldiği gündür. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, esaret zincirlerinin kırıldığı, Gazi Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkarak kurtuluş ateşini yaktığı gündür.

30 Ağustos Zafer Bayramı, emperyalizmin Anadolu topraklarından sökülüp atıldığı, Türk ordusunun destansı zaferidir. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ise millet iradesinin devlet yönetiminde ebediyen yerleştiği, bağımsızlığın sonsuza kadar güvence altına alındığı gündür.

Bu bayramların hepsi aynı kişiyi işaret eder: Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Onun önderliği ve silah arkadaşlarının fedakârlığı olmasaydı, bugün ne bu bayramlar olurdu ne de bu Cumhuriyet ayakta kalabilirdi.

Yıllardır tören alanlarının değişmez manzarası bellidir: Atatürk’ün portresi ve şanlı Türk bayrağımız. Bu yalnızca bir protokol kuralı değil, milletin bağımsızlığını, iradesini ve Cumhuriyet sevgisini simgeleyen ortak bir değerdir.

Ne yazık ki son yıllarda bu köklü gelenekte bir değişiklik yapılmaya çalışılıyor. Valiliklerde, kaymakamlıklarda, belediyelerde ve çeşitli kamu kurumlarında Atatürk’ün portresinin yanına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın portresi asılmaya başlandı.

Burada mesele kişisel bir isim değildir. Bugün Erdoğan’dır, yarın başkası olabilir. Mesele şudur: Hiçbir siyasetçinin, hiçbir cumhurbaşkanının Atatürk’le yan yana gösterilmesi mümkün değildir! Çünkü Atatürk tarihsel bir liderdir, diğerleri ise geçici siyasetçilerdir.

Cumhuriyet’in 100 yıllık tarihinde çok sayıda cumhurbaşkanı görev yaptı. İsmet İnönü, Celal Bayar, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk, Kenan Evren, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül…

Ama dikkat edin: Hiçbirinin resmi bayramlarda Atatürk’ün yanına asılmadı. Çünkü onlar da biliyordu ki Atatürk’ün yeri ayrıdır. Atatürk bir siyasi figür değil, bu devletin kurucusudur. Onun portresi, kamu kurumlarında, mahkeme salonlarında, sınıflarda bu yüzden vardır.

Bir cumhurbaşkanının portresi, Atatürk’ün yanına hangi hakla asılır? Bu tabloyla verilmek istenen mesaj nedir? Atatürk’le eşitlenmek mi? Tarihe ortak edilmek mi? Cumhuriyet’in kurucusunun gölgesinde parlamak mı? Bu yapılan şey basit bir protokol düzenlemesi değil, Cumhuriyet’in hafızasına yönelik bilinçli bir müdahaledir.

Atatürk’ün yanına kimseyi koyamazsınız. Çünkü Atatürk bu milletin ortak değeridir. Onun mirası şahsi değil, millîdir. Onun yeri eşitlenemez, tartışılamaz.

Bu milletin Atatürk’e olan sevgisi ne bir talimatla artar ne de bu tür uygulamalarla eksilir. Her yıl 10 Kasım’da sirenler çaldığında Türkiye’nin dört bir yanında hayatın nasıl durduğunu herkes görür. Trafikteki araçların kenara çekilip sürücülerinin saygı duruşuna geçtiği, işyerlerinde makinelerin sustuğu, sokaklarda yürüyen insanların durup başlarını eğdiği o an, bu milletin Atatürk’e olan bağlılığının tartışmasız kanıtıdır.

Her 29 Ekim’de milyonlarca insan meydanlara, caddelere, sokaklara akın eder, evlerini ve balkonlarını bayraklarla donatır. Her 30 Ağustos’ta Türk ordusu Atatürk’ün emanet ettiği bağımsızlık ruhuyla yürür. Her 19 Mayıs’ta gençler, ellerinde bayraklarla, dillerinde marşlarla Atatürk’ün izinde olduklarını haykırır. Her 23 Nisan’da çocuklar, Atatürk’ün kendilerine armağan ettiği bayramın coşkusuyla yurt sathında sahneleri doldurur.

Ve Anıtkabir… Her yıl milyonların ziyaret ettiği, dünyanın hiçbir yerinde benzeri olmayan bir bağlılık simgesi. Yurt dışındaki Türkler bile her 10 Kasım’da, her 29 Ekim’de bulundukları ülkelerde törenler düzenliyor, Atatürk’ü anıyor. Bu manzara, Atatürk’ün sadece bir lider değil, milletin kalbinde yaşayan ebedi bir sembol olduğunun en büyük göstergesidir.

Cumhuriyet’in kurucusunun yanına siyasetçilerin portresini asmak, tarihimize de, bayramlarımıza da, milli birlik duygumuza da saygısızlıktır. Bu milletin çocuklarına, gençlerine, askerine, öğretmenine, işçisine Atatürk’ün mirasını anlatmak yerine bu mirası sulandırmaya çalışmak, Cumhuriyet’e yapılmış en büyük haksızlıktır.

Bir kez daha açıkça söylemek gerekir: Atatürk’ün portresinin yanına hiçbir portre asılamaz. Atatürk bu milletin kurucusudur, tartışmasız lideridir. Bayramların tek gerçek sahibi Atatürk ve milletin kendisidir. Kim ne derse desin, kim ne yapmaya kalkarsa kalksın, bu millet Atatürk’e olan sevgisini sonsuza dek koruyacaktır. Çünkü unutmayın: Atatürk’ün yanına kimseyi koyamazsınız!

Önerilen Yazılar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

SON GİRİLEN İÇERİKLER