Ersen Berk Çelik
“Depremde, selde, yangında… İnsan hayatını kurtaran ilk sesler, amatör telsizcilerden gelir. Ama ne yazık ki sahada kendi kimlikleriyle bile tanınamıyor, polis ve jandarma tarafından sorgulanıyorlar. Kartlarından kurum adı silinen bu kahramanlar, görevlerini yaparken resmi engellerle karşılaşıyor. Peki, bir felakette kim sesini duyuracak?”
Gece karanlık, elektrikler yok, cep telefonları çekmiyor. İnsanlar karanlıkta birbirine sesleniyor. Tam o anda, bu sessizliği delip geçen cızırtılı bir telsiz sesi yankılanıyor:
“Merkez, beni duyuyor musunuz?
Burada bir bina tamamen çöktü..”
Bu ses, amatör telsizcilere ait.
Onlar yalnızca birer hobi meraklısı değil; Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) tarafından tanımlanmış, uluslararası geçerliliği olan, devletlerin resmi iletişim altyapılarının çöktüğü anlarda devreye giren hayati bir haberleşme hizmetinin gönüllü aktörleridir.
Amatör telsizcilik, bir “haberleşme etkinliği”dir. ITU’nun tanımına göre; amatör radyo servisi, bireylerin iletişim ve elektronik alanında kendilerini geliştirmelerine yönelik, ticari ya da siyasi amaç taşımayan deneysel bir haberleşme servisidir. Amatör telsizciler, frekanslar üzerinde kablosuz iletişim kurarak acil durumlarda devlete ve topluma destek olan, eğitimli ve lisanslı bireylerdir. Farklı bölgelerden aynı frekansı kullanarak haberleşir, teknik bilgileriyle iletişim zincirini canlı tutarlar.
Türkiye’de amatör telsizci olmak isteyen kişiler, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü tarafından yapılan sınava girer. Bu sınavlarda telsiz teknikleri, frekans bilgisi ve mevzuat konularında yeterlilik ölçülür. Sınavı başarıyla geçenlere TA1ABC, TB2XYZ gibi çağrı işaretleri verilir. Bu işaretler, sadece bir kod değil, uluslararası alanda tanınan amatör telsizcinin kimliğidir.
1999 Marmara Depremi, 2011 Van Depremi, 2020 Elazığ Depremi ve 2023 Kahramanmaraş Felaketi gibi büyük felaketlerde, devletin resmi iletişim sistemleri çoğu zaman yetersiz kalmış ya da tamamen çökmüştür. Ancak ilk iletişim hatlarını kuranlar, jeneratörleriyle çalışan telsizleriyle amatör telsizciler olmuştur. Elektrik kesilmiş, altyapı yıkılmış, cep telefonları çalışmazken antenlerini kuran bu gönüllüler, enkaz altından yardım çağrılarını ulaştırarak hayat kurtarmıştır. Devletin resmi iletişim ağının gönüllü destekçileri olarak, onlar adeta hayat çizgisinde köprü vazifesi görürler.
Ancak günümüzde amatör telsizcilerimiz sahada tanınmaz hale gelmiştir. Lisans kartlarından Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü ibaresi kaldırılmıştır. Bu küçük ama önemli değişiklik, kolluk kuvvetlerinin amatör telsizcileri tanımasını zorlaştırmıştır. Kimlik kartını gösterdiğinde “Bu kimlik geçerli değil”, “Bu ne kardeşim?” gibi tepkiler almak sıradanlaşmıştır. Oysa bu kimlik sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada geçerli ve tanınan resmi bir belgedir. Almanya’da, Japonya’da, Amerika’da aynı çağrı işaretiyle lisanslı amatör telsizci tanınır.
Ayrıca birçok kolluk görevlisi telsiz kanunundan habersizdir. Hala “Telsiz sadece polise ait” gibi yanlış anlayışlarla hareket ederler. En sık duyulan uyarı: “Telsizi belinde taşıma kardeşim” Oysa kanun açıktır; lisans sahibi amatör telsizciler telsiz cihazlarını elinde, cebinde ya da belinde taşıyabilir. Üstelik kamu görevlileri dahi mesai saatleri dışında telsiz kullanamazken, amatör telsizciler gönüllü olarak 7/24 haberleşmeyi sağlarlar.
Bu yanlış anlamalar amatör telsizcilerin moralini zedelemektedir. Birçok gönüllü telsizini yanında taşımaya çekinmekte, “Anlat anlat bitmiyor, anlamıyorlar” diyerek sessizliğe gömülmektedir. Oysa bu sessizlik, bir gün ülkenin iletişim sessizliğine dönüşebilir. Amatör telsizciler sadece afet anında değil, her gün tatbikat yapar, frekans denemeleri gerçekleştirir, ekipmanlarını test ederler. Böylece kriz anında saniyeler içinde organize olup haberleşme zincirini kurmaya hazır hale gelirler. Bu zincir, devletin yedek haberleşme gücüdür.
Bugün yapılması gereken bellidir. Öncelikle Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü ibaresi lisans kartlarına yeniden eklenmelidir. Bu sadece bir isim değil, amatör telsizcilerin devlet nezdinde sahip olduğu güvenin simgesidir. Ayrıca Emniyet ve Jandarma teşkilatında görev yapan personele telsiz mevzuatı ve amatör telsizcilik hakkında zorunlu eğitim verilmelidir. Böylece telsiz taşıyan lisanslı amatör telsizciler gerektiğinde kolayca tanınacak ve desteklenecektir. Son olarak, kamuoyu bilinçlendirilmelidir. Amatör telsizcilik bir oyun değil, kritik bir kamu hizmetidir. Afet anında o telsizlerden yükselen ses, bir insanın hayatını kurtarabilir.
Bununla birlikte, amatör telsizciliğin geleceğini sağlam temellere oturtmak ve haberleşme zincirini daha da güçlendirmek için ilköğretim çağındaki çocuklara amatör telsizcilik eğitimi verilmesi şarttır. Eğitim kurumları, teknolojinin hızla geliştiği günümüzde gençlerin erken yaşta iletişim ve elektronik konularında bilinçlendirilmesini sağlayacak önemli merkezlerdir. İlkokul ve ortaokul seviyesinde verilecek amatör telsizcilik eğitimi, çocuklara sadece teknik bilgi kazandırmakla kalmaz; aynı zamanda afet bilinci, kriz anında dayanışma, iletişim önemi ve gönüllülük ruhunu da aşılama fırsatı sunar.
Çocuklar, temel telsiz kullanım tekniklerini öğrenirken; frekans yönetimi, iletişim protokolleri, telsiz cihazlarının çalışma prensipleri gibi konularda uygulamalı deneyim kazanabilir. Bu sayede kriz anlarında nasıl organize olunacağını, acil yardım çağrılarının nasıl yapılacağını erken yaşta kavrarlar. Bu eğitimler, ilerleyen yıllarda ülkenin afet haberleşme kapasitesini artıracak, amatör telsizcilerin sayısını ve kalitesini yükseltecektir.
Eğitim müfredatına amatör telsizciliğin eklenmesi, çocuklarda özgüveni artırır; teknik becerilerinin gelişmesini sağlar. Ayrıca toplumun farklı kesimlerinde iletişimin önemine dair farkındalık oluşturur. Bu, sadece geleceğin telsizcilerini yetiştirmek değil; aynı zamanda afet zamanlarında dayanışma ve yardımlaşmanın güçlenmesine de katkıda bulunur.
Unutulmamalıdır ki, amatör telsizcilik sadece bugünün değil, yarının da hayati bir güvenlik ağıdır. Erken yaşta başlayan bu eğitimlerle gençler, teknolojiyi hayat kurtaran bir araç olarak kullanmayı öğrenirken, ülke savunmasına gönüllü ve bilinçli bir şekilde katkı sunmuş olacaklar.
Birleşmiş Milletler’in de desteklediği uluslararası standartlara sahip amatör telsizcilik sistemi, tüm dünyada devletlerin haberleşme altyapısı çöktüğünde devreye giren hayati bir hizmettir. Türkiye’nin de aktif üyesi olduğu bu sistemin sağlam kalması, ancak bilinçli, eğitimli ve motivasyonu yüksek amatör telsizcilerle mümkündür. Bu nedenle, okul çağındaki çocuklarımızın amatör telsizcilik eğitimleriyle güçlendirilmesi, ülkemizin iletişim güvenliği için kritik önemdedir.
Bu ülke nice felaketler yaşadı ve her seferinde amatör telsizcilerin küçük telsizlerinden yükselen “Beni duyuyor musunuz?” çağrıları hayat kurtardı. Onların sesi kısılmamalı, gönüllülerin morali yüksek tutulmalıdır. Çünkü bir gün iletişim tamamen kesildiğinde, o ilk “alo”yu yine amatör telsizciler söyleyecektir. Onları yalnız bırakmak, afetlerde sessiz kalmak demektir. İletişimin yedek gücü olan amatör telsizcileri desteklemek ise hepimizin görevidir.
Bir telsiz sesi bazen bir hayat demektir.
O sesi duymak, korumak ve yaşatmak insanlık borcumuzdur.

