Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG), Türkiye genelinde toplam 867 maden sahasını ihaleye açtı. Büyük çoğunluğu IV. Grup metalik maden alanlarından oluşan bu sahalar, ülkenin birçok noktasında madencilik faaliyetlerinin genişlemesine yol açacak. Özellikle Batı Karadeniz’de, Kastamonu, Bartın ve Karabük illerinde yer alan 36 maden sahası, bölgedeki doğal ekosistemleri ve su kaynaklarını tehdit ediyor.
Batı Karadeniz’de çevre tahribatı riski
Çevreciler ve doğa aktivistleri, ihaleye açılan sahaların birçoğunun ormanlık alanlar, su havzaları ve kültürel miras bölgeleriyle çakıştığını belirterek tepki gösteriyor. Batı Karadeniz Çevre Gönüllüleri Platformu’ndan Avukat Yakup Şekip Okumuşoğlu, bölgedeki madencilik faaliyetlerinin ciddi çevresel tahribatlara yol açtığını ifade ederek, “Koruma altındaki doğal alanlara yakın sahaların madenciliğe açılması, doğaya ve geleceğe telafisi zor zararlar verecektir” dedi.
Özellikle Bartın’daki Küre Dağları Milli Parkı’na yakın sahaların madenciliğe açılması, bölgedeki biyolojik çeşitliliği tehdit eden en önemli unsurlar arasında gösteriliyor. Bunun yanı sıra, Kastamonu ve Karabük’teki ormanlık alanlarda da yeni madencilik faaliyetlerinin başlaması, bölgenin doğal dengesini bozabilir.
Zonguldak, Düzce ve Alaplı’da benzer tehditler
Bölgedeki madencilik projeleri yalnızca Kastamonu, Bartın ve Karabük’ü değil, aynı zamanda Zonguldak, Düzce ve Alaplı gibi diğer Batı Karadeniz illerini de tehdit ediyor. Özellikle Zonguldak’ta, kömür madenciliğinin mevcut çevresel sorunlarına ek olarak yeni madencilik faaliyetlerinin eklenmesi, hava ve su kirliliğini artırabilir.
Düzce ve Alaplı bölgelerinde ise tarım alanları ve su kaynakları, madencilik nedeniyle tehlike altında. İstanbul’un içme suyu ihtiyacını karşılayan Melen Barajı’na yakın sahalarda yapılacak madencilik faaliyetleri, su havzalarını olumsuz etkileyebilir. Bu durum, hem İstanbul hem de bölge halkı için büyük bir risk oluşturuyor.
Çevreciler hukuki mücadele başlatıyor
Bölgedeki çevreciler ve sivil toplum kuruluşları, madencilik faaliyetlerine karşı hukuki süreci başlatmaya hazırlanıyor. Hukuki mücadele kapsamında, madencilik ihalelerinin iptal edilmesi için dava açılması ve kamuoyunun bu konuda bilinçlendirilmesi hedefleniyor.
Öte yandan, bölge halkı da madencilik faaliyetlerine karşı tepkisini ortaya koyuyor. Doğal yaşam alanlarının korunmasını isteyen yerel halk, yetkililerden çevresel etkilerin göz önünde bulundurulmasını ve doğayı tehdit eden projelerin iptal edilmesini talep ediyor.
Gelecek için çağrı: Doğayı ve su kaynaklarını korumak şart
Uzmanlar, Batı Karadeniz’in sahip olduğu doğal güzelliklerin ve ekosistemlerin korunması gerektiğini vurguluyor. Madencilik faaliyetlerinin plansız şekilde yaygınlaşması, bölgenin tarımsal üretimini, turizm potansiyelini ve su kaynaklarını olumsuz etkileyebilir.
Çevre örgütleri, halkın ve yetkililerin daha duyarlı olması gerektiğini belirterek, sürdürülebilir bir madencilik politikası oluşturulmasını talep ediyor. Batı Karadeniz’de doğanın ve çevrenin korunması, hem bölge halkının sağlığı hem de ülkenin ekolojik dengesi açısından büyük önem taşıyor.