Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) İcra Sekreteri Simon Stiell, iklim finansmanının “iklim eyleminin can damarı” olduğunu vurgulayarak gelişmiş ülkelere taahhütlerini yerine getirme çağrısında bulundu.
Brezilya’nın Belem kentinde devam eden BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 30. Taraflar Konferansı (COP30) kapsamındaki Üçüncü Üst Düzey Bakanlar Diyaloğu’nda konuşan Stiell, gelişmekte olan ülkelerin hangi kaynaklara güvenebileceği konusunda netlik sağlanmasının kritik önem taşıdığını belirtti.
Stiell, Paris Anlaşması’ndan bu yana küresel iklim finansmanı akışlarında artış olduğunu, yeni ortaklıkların kurulduğunu ve temiz enerji ile dayanıklılık yatırımlarının büyüdüğünü ifade ederek, “Gelişmiş ülkeleri finansman taahhütlerini yerine getirmeye çağırıyoruz” dedi.
Mevcut finansman düzeyinin “yeterli, güvenilir, adil ve yaygın” olmaktan uzak olduğuna dikkati çeken Stiell, uyum finansmanındaki açığın büyüdüğünü söyledi. Artan borç yükleri nedeniyle birçok kırılgan ülkenin taahhüt edilen kaynaklara erişmekte zorlandığını belirten Stiell, gelişmiş ülkelere uyum finansmanlarını 2019 seviyelerine kıyasla en az iki katına çıkarma çağrısını yineledi.
Birleşmiş Milletler bünyesindeki iklim fonlarından sağlanan kaynakların 2030’a kadar üç kat artırılması hedefinin kritik olduğunu vurgulayan Stiell, küçük ada devletleri ve çok yoksul ülkeler için bu fonların “hayati önem taşıdığını” dile getirdi.
İklim finansmanını “can simidi” olarak nitelendiren Stiell, finansmanın daha erişilebilir ve öngörülebilir hale gelmesi, işlem maliyetlerinin düşürülmesi ve borç yüklerinin hafifletilmesi için sistemik reform çağrısında bulundu. Özel sektör yatırımlarının artırılması için risk paylaşım mekanizmalarının ve harmanlanmış finans modellerinin genişletilmesi gerektiğini kaydetti.
“İklim finansmanı bir yardım değil, akıllı ekonomidir.” diyen Stiell, hızlı ve adil finansman akışının iklim hedeflerini büyüteceğini, uygulamayı hızlandıracağını ve daha dayanıklı bir gezegenin mümkün olacağını vurguladı.
Stiell, güçlü raporlama ve şeffaflığın güven inşa edeceğini, güvenin de daha fazla uygulamayı mümkün kılacağını ifade etti.

