Nursevin Kılıç ÇelikCumhuriyet, bir ulusun kendi iradesiyle yönetim biçimini seçebilmesi, özgür ve eşit bireylerden oluşan bir toplumun temelidir. Bizim tarihimizde bu değer, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin ardından kazanılmıştır. 29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyet, yalnızca bir yönetim biçimi değil, aynı zamanda bir milletin kendi geleceğini tayin etme kararlılığının simgesidir.
Atatürk, Cumhuriyet’in sadece bir isimden ibaret olmadığını her adımında göstermiştir. O, “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” diyerek, halkın iradesini en yüce güç olarak kabul etmiştir. Bu anlayış, yalnızca yönetimsel bir değişiklik değil, aynı zamanda toplumsal bir devrimdir. Atatürk’ün devrimleri, eğitimin modernleşmesinden kadın haklarının güçlendirilmesine, hukukun çağdaş temellerle yeniden düzenlenmesinden sanayinin teşvikine kadar uzanan geniş bir yelpazede, Cumhuriyet’in köklü bir yaşam biçimi olarak benimsenmesini sağlamıştır.
Cumhuriyet, bizlere sadece hak ve özgürlükler sunmakla kalmamış, aynı zamanda sorumluluk bilinci de kazandırmıştır. Her vatandaşın, devletine ve toplumuna karşı görevleri vardır. İşte bu yüzden, Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözünde gizli mesaj çok açıktır: Cumhuriyet, bilinçli, sorgulayan ve üretken bir toplumla yaşar ve gelişir. Bizler, bu bilinci kuşaklar boyunca koruyarak Cumhuriyet’i yalnızca bir sembol değil, günlük yaşamımızın ayrılmaz bir parçası hâline getirmeliyiz.
Günümüzde, teknolojinin ve bilginin hızla ilerlediği bir dünyada, Cumhuriyet’in değerlerini korumak, her zamankinden daha önemlidir. Atatürk’ün vizyonu, bizlere sadece geçmişten ders almakla kalmamayı, aynı zamanda geleceğe sağlam adımlarla yürümeyi de öğretir. Cumhuriyet, bir hak olarak kazanılmış olabilir; ancak yaşatılması, her birimizin görevidir.
Unutmayalım ki, Cumhuriyet’in ışığı, Atatürk’ün gösterdiği yolda ilerleyen, özgür düşünceli ve bilinçli bireylerle sonsuza kadar parlayacaktır. Bugün bizlere düşen görev, bu emaneti korumak ve gelecek nesillere aktarmaktır. Çünkü Cumhuriyet, bir ulusun en kıymetli hazinesidir ve bu hazineyi yaşatmak, her Türk vatandaşının onurlu sorumluluğudur.

