Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde danışmanların etkisinin artması, halkın seçtiği milletvekillerinin karar alma süreçlerindeki rolünü gölgede bırakıyor. Meclisin etkinliği tartışmaya açılırken, sistemin demokratik temsil açısından yarattığı soru işaretleri gündemde.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin uygulanmaya başlanmasıyla birlikte, danışman kadrolarının siyasi karar alma süreçlerindeki etkisi giderek artıyor. Cumhurbaşkanlığı’na bağlı çalışan çok sayıda danışman, politika belirleme ve yürütme süreçlerinde aktif rol üstlenirken, halkın doğrudan seçtiği milletvekillerinin etkisinin gölgede kaldığı yönünde eleştiriler dile getiriliyor.
Halkın seçtiği temsilciler mi, atanmış danışmanlar mı?
Özellikle yasama faaliyetlerinde milletvekillerinin etkinliğinin azalması, demokratik temsil açısından tartışmalara yol açıyor. Muhalefet partileri, meclisin denetleyici rolünün zayıflatıldığını savunurken, iktidar kanadı ise sistemin karar alma süreçlerini hızlandırdığını ve daha etkin hale getirdiğini öne sürüyor.
Uzmanlara göre, danışmanların etkisinin artması, milletvekillerinin yasa yapma sürecindeki fonksiyonlarını sınırlayabilir. Bunun sonucunda meclis, sadece belirlenen politikaların onaylandığı bir kurum haline dönüşme riski taşıyor. Ancak bazı hukukçular ve siyaset bilimciler, milletvekillerinin halen çeşitli komisyonlar aracılığıyla etkin olabileceğini ve danışmanların yalnızca teknik destek sağladığını savunuyor.
Türkiye’de yönetim sistemine ilişkin bu tartışmalar devam ederken, halkın doğrudan seçtiği temsilcilerin seslerinin ne kadar duyulabileceği konusu önemli bir gündem maddesi olmayı sürdürüyor.