3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü, Türkiye’de gazetecilik mesleğinin karşı karşıya olduğu yapısal sorunların bir kez daha gündeme gelmesine neden oldu. Özellikle sigortasız, yalnızca kaşe karşılığı ya da herhangi bir güvencesi olmadan çalışan basın emekçilerinin durumu dikkat çekiyor.
Basın meslek örgütleri ve sendikalar, Türkiye’de çok sayıda gazetecinin asgari çalışma haklarından mahrum şekilde mesleğini sürdürmeye çalıştığını belirtiyor. Yaygın olarak karşılaşılan sorunlar arasında düşük ücretler, uzun çalışma saatleri, sendikasızlaştırma, sansür, oto sansür ve fiziki tehditler öne çıkıyor.
Basın İlan Kurumu verilerine göre Türkiye’de resmi basın kartına sahip gazeteci sayısı 15 bin civarındayken, sahada çalışan gazeteci sayısının bunun çok üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Sektörde özellikle yerel basında çalışan birçok gazetecinin sigorta kaydı bulunmuyor. Bu durum, meslektaşların emeklilik ve sağlık hizmetlerinden yararlanmasını da güçleştiriyor.
Gazeteciler Cemiyeti ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) gibi meslek örgütleri, “kaşeli” ya da “serbest” statüde çalışan gazetecilerin sosyal güvenceden yoksun şekilde istihdam edilmesini, “modern çağın güvencesiz köleliği” olarak tanımlıyor. Bu çalışanların büyük kısmı iş güvenliği, düzenli maaş, fazla mesai ücreti ve basın sigortası gibi haklardan faydalanamıyor.
Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye, 2024 yılında 180 ülke arasında 158. sırada yer aldı. Bu sıralama, ifade özgürlüğü, medya sahipliği yapısı, gazetecilere yönelik baskılar ve habere erişim engelleri gibi birçok kriteri içeriyor.
Uzmanlar, basın özgürlüğünün yalnızca gazetecilerin değil, toplumun da bilgiye erişim hakkı açısından kritik öneme sahip olduğuna dikkat çekiyor. Meslek örgütleri, gazetecilerin haklarının yasal güvence altına alınması ve basın özgürlüğünün güçlendirilmesi için acil adımlar atılması çağrısında bulunuyor.