Kamu toplu sözleşmelerinde tıkanıklık sürüyor.
Teklifler tatmin edici bulunmadı.
İşveren ve işçi temsilcileri anlaşamıyor.
Arada ki uçurum çok büyük.
KİT ler için tehlike sınırda.
Bu dönemki toplu sözleşme görüşmeleri eğer grev ile sonuçlanırsa özelleştirme yolu açılır.
Hem de pek çok KİT kuruluşunda.
KİT reformu kapıda bekliyor:
Düğmeye her an basılabilir.
Ve tüm bu giriş ile birlikte kamu toplu sözleşmelerini değerlendirelim ve grev ile ilgili sürecin düğmesine basılıp ve basılmadığını sorgulayalım.
Kamu toplu sözleşmelerinde zam gıdım oranında artı.
İlk altı ay % 16 teklifine ilaveten bir puan artışla % 17 rakamına çıkıldı.
Sendika tarafı ise % 50 talepleri halen daha var.
Aradaki uçurumun kapanma ihtimali sıfır.
Olma ihtimali yok hükmünde.
Buna rağmen işçi temsilcileri adına sendika tarafı ısrarlı.
İstekli ve talepleri pek çok.
Kamu toplu sözleşmeleri ilk defa tıkanma ile karşı karşıya.
Sendikacılar grev konusunda ısrarlı. Grev sorunu çözer mi?
Çözmez. Aksine konuyu büyütür.
Kamu toplu sözleşmeleri adına kamuda çalışan işçiler işveren tarafında topluca işten çıkartılabilir.
İş akitleri sona erebilir. Kıdem tazminatları verilebilir.
İşyerleri adına özelleştirmenin önü açılabilir.
Kamu toplu sözleşmelerinde kamu adına işçi temsilcileri çok dikkatli olmalı.
Kamuda zarar eden pek çok kamu kuruluşu var.
Kamu iktisadi teşebbüsü olan ( KİT )kuruluşlar var.
Bir ara unutmayınız. Çok yakın zamanda.
Hatırlatıyorum. Sendikacılar konuyu bence çok daha yakın biliyor.
KİT reformu. Yoğun baskılar sonucu meclisten geri döndü.
Meclis alt komisyonuna getiriliyordu.
Dikkatinizi çekiyorum. KİT reformunu hızlandırmayalım.
KİT reformu kamuları küçültmeyi planlıyor.
Daha verimli çalışma adına pek çok birim bir çatı altında toplanacak.
Birçok çalışan ile yollar ayrılacak.
Kamu toplu sözleşmeleri bu dönem çok önemli.
Sendikacılar yüksek zamda ısrar ederse.
Özelleştirmenin de önünü açarlar.
Bizden söylemesi ve uyarması ve hatırlatması.
Bakınız.
İkinci altı için Perşembe günü yazdığımız cuma sabahı yayına verilen, günlük Şafak gazetesinde birinci altı ay adına ‘’milim’’ zam gelir dedik.
Milim zam geldi.
İkinci altı ay için ise yüzde on- on iki dedik.
Yüzde on çıktı. Ve artış iki puan.
Sendika tarafının ise talepleri ilk altı ay % 50, ikinci altı ise % 25.
O zaman bu rakamlara yetişilir mi?
İmkansız görünüyor. Ne olacak? Grev çözüm mü?
Yoksa KİT reformunun önü açılacak mı?
KİT’ ler yok olacak. Bizler bunun Zonguldak tarafındayız.
TTK ve çalışanları adına toplu sözleşmenin çok önemli olduğunu söylüyoruz.
MTA adına olmazsa olmaz.
Orman Bölge Müdürlüğü çalışanları için sahada yoğun çalışan emekçiler adına zammın değerinden ve öneminden bahsediyoruz.
Söz ediyoruz.
TTK’ da yer üstü çalışan emekçilerimizin sorunu ile kimse ilgilenmiyor.
Neden ilgilenilmiyor.
Yerüstü maden çalışanlarımız üvey evlat mı?
Sahipsiz mi? Sendika üyesi değil mi?
Biliyoruz ki sahipli biliyoruz ki sendika üyesiler.
Bu işçilerimiz ile daha çok ilgilenilmeli.
Sahip çıkılmalı. Sahipsizlik sona ermeli. Zam artışları makul seviyede yapılmalı.
Sonuç olarak, birinci teklif alındı. İkinci teklif alındı.
Tüm bu kapsamda TÜRK İŞ, ne yapacak?
HAK İŞ, ne söyleyecek.
İşveren kanadı ne diyecek?
Çalışma bakanlığı söz sözünü söylemedi.
Hazine ve Maliye bakanımızın görüşleri önemli.
Ne dersek diyelim.
Memura verilecek zam artışı Ağustos ayında belli olacak.
Bir ay içinde sonuçlanır deniliyor.
Memur artışı aşağı ve yukarı belli.
Emekliler zammı ise toplamda bir yıl adına % 30.
Asgari ücret ise 22400 TL.
O zaman artışlara oranla işçi zammı aslında aşağı ve yukarıya belli.
Herkes bu oranda buluşursa bence her iki taraf adına kazanım olur.
Bugün adına ilk altı ay yüzde 17, ikinci altı ay ise yüzde 10, toplamda ise 27 olarak görünüyor.
Buna üç puan daha ilave edilir. Yüzde 30 rakamına bağlanır.
Bu duruma herkes evet der mi?
Kamu da bu artışa ilaveten unutmayınız ki yılda beş ikramiye var.
Bu da çok önemli bir gelir hanesi oluşturuyor.
Neredeyse 5 50 artışa denk geliyor.
Çok ısrar edilirse ikramiyelerin kaldırılması gündeme gelebilir mi?
Konuşulmuyor ama konuşulabilir. Bence çok zorlanmamalı.
İlla ki grev denilirse olumsuz sonuçlarını hep beraber ve hep birlikte görürüz.
Kamu da küçülmeye kimse yol açmasın.
Bu konuda olumsuzluk adına akan su değirmenine kimse su taşımasın.
Bu su taşımaya da sendika kanadı destek vermemeli kanısındayız.
Kamu işçiliği devam etsin. Artarak sürsün.
Özeleştirme yoluna parke taşlarını döşemeyelim.
Yolu açmayalım. İnşallah anlatabilmişimdir.
Sosyal haklar ile ilgilide görüşlerimiz olacak.
Toplu sözleşme ve süreç ile ilgili yazılarımız sürecek.
GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil’in toplu sözleşme adına Ankara’da izlediği süreçle ilgili menfi ve müspet görüşlerimiz olacak.
Şimdilik nokta.
