Son dönemde ülkenin dört bir yanında halkın ortak bir gündemi var: Ekonomi. Kahvehanelerde, çay ocaklarında, halk otobüslerinde, esnaf dükkânlarında, büyük şirketlerin toplantı odalarında… Herkes aynı konuda dert yanıyor. Geçim sıkıntısı, hayat pahalılığı, alım gücünün düşmesi vatandaşın dilinden düşmüyor. Emeklisinden asgari ücretlisine, küçük esnaftan büyük sanayiciye kadar toplumun tüm kesimleri ortak bir şikâyet etrafında birleşmiş durumda.
Ancak, ne iktidar ne de saray yetkilileri bu sesleri duyuyor gibi görünüyor. Halkın içinde bulunduğu zor durum karşısında iktidarın sessizliği, vatandaşın sandığa olan ilgisini ve talebini daha da artırıyor. Zaten artık yüksek sesle dile getirilen erken seçim talepleri bunun en büyük göstergesi. Peki, gerçekten bir erken seçim kapıda mı? Yoksa iktidar, halkın sabrını biraz daha zorlamaya mı niyetli?
Halk sabırla bekliyor, ama ne kadar daha?
Halkın gündeminin değişmediği ortada. Ekonomik zorluklar her geçen gün daha fazla insanı etkiliyor ve vatandaşın sabrı tükeniyor. Bugün yaşanan hayat pahalılığı, en temel ihtiyaçların bile karşılanmasını zorlaştırıyor. Fiyatların her geçen gün arttığı, maaşların eridiği, borçların biriktiği bir ortamda insanlar çözüm bekliyor. Ancak ne yazık ki çözüm yerine sessizlik hakim.
Saray ve iktidar milletvekilleri, halkın sıkıntılarını duymak yerine gözlerini ve kulaklarını kapatmayı tercih ediyor. Siyasetin en temel kuralıdır: Halkın sorunlarını görmezden gelen, halk tarafından görülmez hale gelir. Görünen o ki iktidar cephesinde bu gerçeğin farkına varılamıyor ya da bilerek göz ardı ediliyor. Ancak sokak başka bir şey söylüyor.
Bugün Karadeniz’den Ege’ye, İç Anadolu’dan Marmara’ya kadar her köşede aynı konu konuşuluyor: Sandık ne zaman gelecek? Vatandaşın büyük bir kısmı, yapılacak bir seçimde önemli değişikliklerin yaşanacağını düşünüyor. Bu beklenti giderek büyüyor ve toplumun her kesiminde dile getiriliyor.
Ufukta bir seçim görünüyor
Seçimlerin zamanında mı yoksa erkene mi alınacağı konusunda kesin bir bilgi yok. Ancak siyasette de hayatta olduğu gibi bazı işaretler vardır. Gidişatı anlamak için illa bir kılavuza gerek yoktur; bazen köyün kendisi yolun sonuna geldiğinizi gösterir. İşte bugün yaşanan durum da tam olarak bu.
Büyüklerimizin dediği gibi, “Görülen köy kılavuz istemez.” Sandık yaklaştıkça, halkın da değişim talebi daha net bir şekilde ortaya çıkıyor. Hal böyleyken, başta seçilmiş milletvekilleri, atanmış bakanlar, bürokratlar ve danışmanlar şimdiden valizlerini hazırlamaya başlasalar iyi olur. Zira halk, sandık günü geldiğinde sessiz kalmayacak.
Olası bir seçimde, geçmişte yaşanan seçimlerden farklı olarak halkın ekonomik koşullara bağlı olarak daha kararlı bir tavır sergileyeceği aşikâr. Bugüne kadar yaşanan sorunlar, sabır sınırlarını çoktan aştı ve halk, sorunlarına kulak tıkayanları artık görmek istemiyor.
Sonuç olarak, seçim olur mu olmaz mı bilinmez, ancak halkın sabrı taşmak üzere. Değişim sinyalleri her geçen gün daha da belirgin hale geliyor. Sandık geldiğinde ise halk, bugüne kadar yaşadıklarının hesabını sormaya hazır görünüyor. Bakalım iktidar, halkın mesajını ne zaman ve nasıl alacak? Yoksa iş işten çoktan geçmiş mi olacak?
